Termal | Konular | Kitaplar

Kızılcahamam Kaplıcaları

Ankara'nın kuzeyinde yer alan Kızılcahamam ilçesi , termal kaynaklar açısından Türkiye'nin en zengin bölgelerinden birisidir. Romalılar ve Selçuklular döneminde de işletildiği bilinen Büyük ve Küçük Kaplıca çok ünlüdür.
Daha çok Haziran-Ekim ayları arasında ziyaretçi akınına uğrayan kaplıcalarda modern konaklama
tesisleride mevcuttur.

Suları romatizma , siyatik , lumbago ve kadın hastalıklarına iyi gelen bu iki kaplıcadan büyük olanının suyu 50 derece küçük olanın ise 36 derecedir.

Kızılcahamam kaplıcalarının geçmişi Roma İmparatorluğunun parlak devirlerine kadar uzaniyor. Büyük kaplıca yanında bulunan ve Romalılara ait olduğu bilinen eski hamam kalıntılarından dolayı böyle bir fikre varılmıştır. Halk arasında da Roma Hamamı olarak bilinen bu eski hamamda iki büyük havuz ve yeraltından çıkan termal suyun dinlendirildiği büyük bir depo mevcuttur. Bu depo ve havuzlar, yumurta akı ile karıştırılan toprak ve kilden müteşekkil bir karışım ile sıvanmıştır.

12.Asırda Anadolu’da 300 sıcak su hamamı bulunduğu belirtiliyor.

Tarihi kaynaklar, 1402 Ankara Savaşı sırasında (belki de savaşdan hemen sonra Ankara’da kaldığı bilinen sekiz günlük süre içinde) Timur’un, aksayan bacağına şifa olsun diye bölgedeki kaplıcadan faydalandığını, sık sık banyo aldığını, hatta sıcaklığı 80º C olan kaplıca suyunda yıkanırken, bacağını birden suya soktuğunda yanma hissedip: ”Aman bre Kızılcahamam!” diye bağırdığını ve ilçenin isminin de buradan geldiğini belirtiyorlar.

Ali Cevad Efendi’nin, “Memalik-i Osmaniyye’nin Tarih ve Coğrafya Lügatı” nda, ilçemizde “biri Sek Hamamı’nda, ikisi de Kızılca’da bulunan kaplıcalardan bahsederek, terkibinde şap, kükürt ve çelik olan kaplıcaların iç ve dış hastalıklara olağanüstü yarar sağladığı, Ankara ve civar illerden pek çok ahalinin tedavi için buraya gelip 60 odalı hanlarda kaldığını” anlatılıyor.

Ayrıca kaplıcalarımız, tarih bölümünde de belirttiğimiz gibi, 1914 yılında ilçe merkezinin Pazar’dan Kızılcahamam’a taşınmasına da (Ankara Valiliği’nin başkent İstanbul’a yazdığı teklifde) sebep (ve bahane) teşkil etmiştir. Bu tarihde de hamam ve yanındaki 60 odalı bir handan bahsedilir.

Kızılcahamam ilçesine ilk fizik tedavi uzmanı olarak 1953 de Dr.Nusret Şakir bey atanır. 1960 sonrası ise, halkın yakından tanıdığı Dr.Hakkı Atay fizik tedavi uzmanı olarak çalışır ve sezonluk 600 hastaya zamanın teknolojisi ile hizmet verir.

Son olarak da 1975 de ise zamanın belediyesi tarafından üstüne bir kat daha çıkılmış, ortasında göbek taşı bulunan yıkanma yeri havuzun olduğu bölümden ayrılarak sauna haline getirilmiş, soyunma ve özel banyo kabinleri çoğaltılmış, fizik tedavi bölümü daha da geliştirilmiş ve idari bölümler eklenmiştir.

Kaplıcalarımıza sadece bölgesel misafirler değil, yurdun her tarafından tedavi amacı ile birçok insan gelmektedir. Özellikle yazın (Haziran-Ekim arası) tedavi ve dinlenme amacı ile ilçeye gelenler çoğunlukla Zonguldak’lılardır. Bunun yanısıra Malatya, Trabzon, Çorum ve Kastamonu yoğunlukta olmak üzere Doğu ve Güneydoğu’dan gelenler olmakta ve en az on gün süre ile ilçemizde kalmaktadırlar.

Tedavi için gelenlerin genelde Romatizma, Siyatik, cilt, kadın hastalıkları, bel ağrıları ve Egzema gibi hastalıklardan şikayetçi oldukları ve düzenli bir kaplıca tedavisinden sonra hemen hepsinin memnun olarak ayrıldıkları gözlenmektedir.